6 Mart 2007 Salı

14. OLAĞAN GENEL KURULUMUZDA, GENEL BAŞKAN GÖKHAN CENGİZHAN'IN AÇILIŞ KONUŞMASI

“Değerli üyelerimiz,
Değerli dostlar, arkadaşlar,
Edebiyatçılar Derneği'nin 14. Olağan Genel Kurulu'na hoş geldiniz.
Herkesi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Genel Sekreterimiz Remzi Özmen Çalışma Raporu'nu, Genel Saymanımız Sinan Onuş Bilanço'yu, ayrıntılı bir biçimde sizlere aktaracaklar.

Her genel kurulda, edebiyat içi tartışmalarla dopdolu bir toplantı özlemi dile getirilir, 14. Olağan Genel Kurulumuzun, değerli üyelerimizin katkılarıyla böylesi bir gündemi somutlayacağına inanıyorum.

Ben, bu kısa konuşmamda, derneğimizin bugün bulunduğu durumla ve konumla ilgili özet bir değerlendirmeyi, ana konu başlıklarıyla bilginize sunmak istiyorum.

2007'de, Edebiyatçılar Derneği'nin 15. yılını kutlayacağız.
Örgütümüzün kuruluş ve gelişme aşamaları artık geride kaldı, ancak büyüme dönemi, kendi sorunlarını da beraberinde getirdi. Bu sorunları elbirliğiyle aşmamız gerekiyor. Bu çaba, hiç kuşku yok ki, ülküleri, umutları, düşleri, tasarıları, inancı, coşkusu olan üyelerle kotarılabilir. Örgütlü çalışmada başarılı olmanın tek yolu, Ben yerine Biz'i önceleyen bir anlayışı egemen kılmaktır. Edebiyatçılar Derneği'nin bir kurum kültürü olacaksa, bu anlayışa dayanmalıdır. Ortak geçmişimizi ve geleceğimizi, bu dayanışma kültürüyle yeniden kurgulamalıyız.

Bağımsız, demokratik, sivil, laik, ilerici bir yazar örgütü olmak durumunu ve konumunu özenle korumak, titizlikle savunmak..

Değerli üyelerimiz,
Örgütlerde, eleştirinin olması kadar doğal bir şey yoktur; tam tersine, örgüt durağansa, ortada bir yanlışlık var demektir. Örgüt çalışmaları, beraberinde farklı düşüncelerin eleştirisini, farklı düşüncelerin çatışmasını üretir. Ancak, eleştiri ve çatışma, örgüt içinde, içtenlikli bir barışla sonuçlanmalıdır. Derneğimizde, saflaşmalar, cepheleşmeler, gruplaşmalar bitmeli diye düşünüyorum. Yönetim olarak, bu yönde kararlı adımlar atacağız, atıyoruz.. Dünden bugüne, dernek yönetimlerine kırgın ve kırık arkadaşlarımızla, aramızdaki gönül bağlarını yeniden kurmalıyız. Tek koşulumuz var; karşılıklı iyi niyet!.

Son iki yıldır, dernek çalışmalarımızı, hiçbir kamusal ödenekten yararlanmadan sürdürdük. Dernek tarihinde, böylesi bir dönemin ilk kez yaşandığını özellikle belirtmeliyim. Etkinliklerimizi, derneğimizle dayanışma içinde olan, ülkemizin farklı bölgelerindeki yerel yönetimlerden, kitle örgütlerinden destek ve katkı alarak yürüttük. Daha da önemlisi, kendi girişim gücümüze, kendi insan kaynağımıza güvendik. Diğer örgütlenmeler gibi, yazar örgütlerinin de, toplumsal güç ve etki alanlarının gitgide daraldığı bir dönemde, son kertede zorlu bir çabayı göğüslediğimizi, açık yüreklilikle söylemeliyim. Bağımsız ve sivil kalmanın bedeli neyse ödedik, ödüyoruz..

Gündelik yaşamın bireysellik üzerine kurulduğu toplumlarda, her düzeyde örgütlenme, yeniden güç kazanma ve etki alanı yaratma açısından, ancak ben merkezci yaklaşımlardan uzaklaşarak başarılı olabilir. Bu anlamda, eşdeğer projeler içinde, belki de kendine özgü bir model oluşturan “yaratıcı yazarlık atölyesi” çalışmalarımız hakkında, genel kurulumuzu bilgilendirmek istiyorum.

2005 Ekim ayından bu yana sürdürdüğümüz atölye çalışmaları, derneğimize çok yönlü bir atılım sağladı. Örgütümüzü, kamuoyunda daha da tanıttı ve saygınlığını yükseltti. Üyelik ödentileriyle varoluşunu sürdürmekte zorlanan derneğimize, kayda değer bir gelir de sağladı. Üye arkadaşlarımızın, bu çalışmada gönüllülük temelinde yer almaları, örgütlü olmanın önemini ortaya koydu. Farklı kuşaklardan üyelerimiz, beş ayrı atölye döneminde, işbirliği ve dayanışma içinde görev aldılar. Derneğimizi, deyim yerindeyse ayakta tutan bu çalışmaya, emeklerini ve bilgilerini aktardılar. Ortaya koyduğumuz bu modelin, söz konusu alanda, okulları ve üniversiteleri de kapsayacak bir biçimde yeni atılımlarla, çok daha verimli sonuçlar yaratacağına inanıyoruz. Atölye çalışmalarımıza katılan bütün üyelerimize, yeniden teşekkür ediyorum.

Değerli üyelerimiz,
2004 yılı başlarında, Edebiyatçılar Derneği olarak, ‘komşu edebiyatlarla buluşma’ adını verdiğimiz bir perspektif geliştirdik. Ve kendimize bir yol haritası belirledik. Yolumuzda, öncelikle dört ülke vardı; Suriye, Filistin, Lübnan ve İran.. Son iki yılda, oluşturduğumuz heyetler içinde, 6 kez Suriye’ye, 1 kez de İran’a gitme olanağım oldu.

Komşularımızda barış tehlikede; dahası komşularımız emperyalist işgal ve tehdit altında: Irak, Filistin, Lübnan, Suriye, İran.. Böylesi bir süreçte yapılması gereken, halklar arasındaki kardeşlik ilişkilerini güçlendirmek olmalıydı. Çünkü, halkların, birbirleriyle doğrudan hiçbir sorunu yoktur, olmamıştır da.. Halkların kültürel temsilcileri; aydınlar, yazarlar, edebiyatçılar olarak, siyasilerin birkaç adım önlerine geçmek, hatta gündemi belirlemek, inisyatifi ele almak gerekiyordu. Son iki yılda, bu zemini büyük ölçüde oluşturduk.

Çok uzun zamandır, komşu halklar olarak birbirimizden uzaktık, daha doğrusu uzak bırakılmıştık. Yeniden birbirimize yüzümüzü dönmenin, el sıkışmanın, kucaklaşmanın zamanıydı. İnanıyorduk ki, edebiyatçılar, halkları birbirlerine yaklaştırmak için öncü roller üstlenebilirdi.

Ne yazık ki Türkiyeli edebiyatçılarda bir tür şartlı refleks gelişmiş durumda.. Büyük bir çoğunluğun yüzü, bütünüyle Batı’ya dönük.. Oysa, bir yüzümüz Batı’ya dönükken, diğer yüzümüz, daha da güçlü bir biçimde Doğu’ya dönük olmalı. Bir ayağı Avrupa’da, bir ayağı, hatta kocaman gövdesi Asya’da olan Türkiye, öncelikle komşularına yaklaşmalı.

İşte, bu temelden yola çıktık.

Yüzyıllar boyunca kader birliği yapan Anadolu, Mezopotamya, Ortadoğu hakları, artık barış içinde yaşamalılar. Bu coğrafyadaki komşu kültürlerle kurmaya çalıştığımız diyalogun ve yapacağımız ortak çalışmaların, tek bir anlamı var: merkezi Batı olan, ‘tek yönlü’ bir entelektüel yönelişi tersine çevirmek. Bu perspektifle, komşu edebiyatçılar, ‘aracısız’ bir biçimde, uluslar arası, bölgesel, yerel düzlemlerde sıklıkla buluşmalı, aralarında kalıcı, uzun erimli bir kültürel köprü oluşturmalıydılar. Bu çerçevede, çok sayıda Ortadoğulu yazarı, ülkemizin farklı bölgelerinde düzenlediğimiz etkinliklerde konuk ettik, bölgeye giden dernek heyetlerinde çok sayıda üyemiz görev aldı.

Diyebilirim ki, düz, çıplak siyasal argümanların ötesinde, ülkeler arasındaki reel politik yakınlaşmaların üzerinde bir düzeyde gelişiyor, kurduğumuz ilişkiler.. Ve hiç kuşku yok ki, Suriye ve Filistin yazar örgütleriyle bağıtladığımız kültürel antlaşmalar, bölge edebiyatları açısından, ucu açık, ufku açık bir gelecek vaat ediyor.

Edebiyatçılar Derneği olarak, bu önemli çabada, Türkiyeli yazarların en etkin, en atak örgütü olmayı başardığımızı, rahatlıkla belirtebilirim.

2004 yılı Nisan ayından bu yana “komşu edebiyatlarla buluşma” adını verdiğimiz, bu üst başlıkla inşa etmeye çalıştığımız perspektifimiz, yalnızca güney komşularımızla sınırlı kalmadı. Ukrayna, Azerbaycan, Belarus yazar örgütleriyle de her düzeyde ilişki kurduk. Şimdi, “Sınırsız Söz” adıyla Avrasya merkezli oluşturulacak bir yazarlar örgütü girişiminin içindeyiz. Edindiğimiz uluslar arası ilişkiler deneyimiyle, Edebiyatçılar Derneği olarak bu girişime de katıldık ve oluşturulacak Birlik içinde etkin bir görev üstlenmeye hazırız.

Edebiyatçılar Derneği, uluslararası platformda, dinamik ve hareket halinde bir örgüt olmayı kararlılıkla sürdürecek.

Değerli arkadaşlar,
Bir süre önce, merkez-üye ilişkilerini daha sağlıklı yürütmek adına, çalışmalarımız hakkında üyelerimizi bilgilendirmek amacıyla, internet ortamında bir iletişim ağı oluşturduk. Yaklaşık beş yüz üyemizin elektronik-posta (e-posta) adresleri genele ve illere göre listelendi. Yakın bir tarihte, e-posta kullanan üyelerimizin tamamına yakınına ulaşacağımızı düşünüyoruz. Üç aylık deneyim, belli ilkeleri koruyarak, bu iletişim biçiminde başarılı olunacağını kanıtladı. Yeni dönemde, iki ya da üç blog grupla, daha özgül alanlarda ek ağlar oluşturulacak. Sözgelimi, bunlardan biri, 14 Şubat Dünya Öykü Günü’ne ayrılacak. Bir diğeri, dernek çalışmaları üzerine e-posta yoluyla görüş ve önerilerini, eleştirilerini metinleştirerek yollayan arkadaşlarımızın iletilerinin yer alacağı, daha açık belirtmek gerekirse, üyeler arası bir site olacak. Ayrıca, varolan iki sitemizi, daha interaktif siteler konumuna getirmek için hazırlık içindeyiz. Sanıyorum, 2007 yılının ilk altı ayı içinde, bu çabamız da olumlu sonuçlanacak.

Derneğimiz, geçmiş yıllarda hep bir mekan özlemi duymuştu. Üyelerimizin rahatça buluşabilecekleri, oturabilecekleri, konuşabilecekleri bir yer.. Üç yıllık uğraşımız sonucunda, dernek merkezinde, ortak amacımız olan mesleki dayanışmayı sağlamak adına, rahat ve güvenli bir çalışma ortamı kotarılmış durumda.. Bu mekanı edinmemizi, çok uygun koşullarda bize sağlayan, ev sahibi üyemiz Sayın Gültekin Eren’e teşekkürü bir borç biliyoruz.

Yeni dönemde, derneğimiz, eni konu bir yeniden örgütlenme programını hayata geçirmek zorunda. Bu programın başarıya ulaşması, öncelikle, mali açıdan daha güçlü bir dernek yapısıyla olanaklı.. Genel Kurul’dan hemen sonra, oluşturulacak Danışma ve Çalışma Kurullarımıza, üyelerimizin ilgisini ve katılımını bekliyoruz; böylelikle, yatay ve derinlemesine bir örgütlenme modelini elbirliğiyle uygulayabileceğiz. Geçen çalışma döneminde, yönetim organlarında yer alan arkadaşlarımız, belli bir külfet/nimet anlayışını koruyarak, örgüt yapısını ayakta tutmak için olağanüstü bir özveriyle görev yaptılar. Bu özveriyi gösterecek her üyemizle, sözünü ettiğimiz anlayış temelinde çalışmaya hazırız.

Son sözüm, üyelik ödentileri konusunda olacak.. Derneğimizin, bugün içinde bulunduğu koşullarla ilgili, yalın ve çıplak gerçekleri, nesnel bir yaklaşımla aktarmaya çalıştım. Üyelerimizi, fazladan hiçbir yorum yapmadan, üyelik ödentilerini düzenli olarak ödemeleri, geçmiş yıllara değgin borçlarını kapatmaları yönünde duyarlı davranmaya davet ediyorum. Bu konuda, iki yıllık çalışma dönemini kapsayan bilançoyu genel kurula sunan Genel Saymanımızın söyleyeceklerini can kulağıyla dinlemenizi, denetleme raporunu genel kurula sunan Denetleme Kurulu üyelerimizin uyarılarını dikkatle okumanızı öneriyorum.

Sevgili arkadaşlar,
Süreç içinde kendini yenilemeyen hiçbir örgüt yoktur. Kendimizi yenilemeyeceksek, “daha iyiye, daha doğruya, daha güzele” felsefemizi asla hayata geçiremeyiz. Yeni bir gündem!. Yeni bir gelecek!. Yeni bir ufuk!.

14. Olağan Genel Kurulumuza katılan bütün üyelerimize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.”

Gökhan Cengizhan
Edebiyatçılar Derneği Genel Başkanı

Hiç yorum yok: