31 Ağustos 2007 Cuma

ÖDENTİ BORÇLARI İÇİN ZORUNLU UYARI

DERNEK ÜYELİĞİNİN GETİRDİĞİ YÜKÜMLÜLÜKLER

Üye olmak, varılması gereken bir amaç, ulaşılması gereken bir sonuç değildir; bir başlangıçtır. Varılması düşünülen amaçlar, ulaşılması istenilen sonuçlar için bir araya gelinir, örgütlenilir. Üyeler, derneklerde tüm varlıklarıyla bir arada bulunurlar.

Nitekim öğretide, üyelik yükümlülükleri ikiye ayrılarak ele alınmaktadır:
1- Kişisel nitelikteki yükümlülükler,
2- Malvarlıksal nitelikteki yükümlülükler.


Kişisel nitelikteki yükümlülükler, her üyenin dernek yönetimine ve etkinliklerine katılma, derneğin amacını gerçekleştirmeye çalışma, derneğin her türlü toplantı, etkinlik, iletişim vb çalışmalarını izleme ve gerçekleştirilmesine yardımcı olma olarak sayılabilir.

Malvarlıksal nitelikteki yükümlülükler ise başta ödenti borcunu yerine getirme olmak üzere varlıksal ya da parasal katkılar yapma ya da bulma, bulunmasına yardımcı olma olarak sayılabilir.

Özetle; dernekler çıkar üretme ve paylaşma aracı değil, üyelerinin ortak ve önceden belirlenmiş bir amacı gerçekleştirmek için bilgilerini, birikimlerini ve çalışmalarını kısaca ellerinden geleni, ellerinde bulunanı sürekli olarak bir araya getirmek üzere yapılandırdıkları, yasal çerçevede çalışan tüzel kişiliklerdir.

ÖNCELİKLİ VE İTİCİ GÜÇ ÖDENTİLERDİR
Türk Medenî Kanunu'nun, "Dernek gelirleri" başlıklı 99'uncu maddesi: "Dernek gelirleri, üye ödentisi, dernek faaliyetleri sonucunda veya dernek malvarlığından elde edilen gelirler ile bağış ve yardımlardan oluşur." demektedir.


Ödentiler her zaman küçük tutarlardır. Bunun bir nedeni gönüllülük ise, bir nedeni de, tanımda ve yasada yer aldığı gibi "kazanç amacı güdülmemesi"dir. Ancak bu küçük tutarlar, düzenli ödendiği durumlarda "büyük tutarlar"a ulaşabilmektedir. Dernek yönetiminin günlük parasal kaygılardan uzak çalışması istenen ve beklenen bir durumdur; dahası bir zorunluluktur.
Ödentilerin zamanında ödenmemesi bir yana yapılabilecek diğer parasal ya da varlıksal katkıların da yapılmaması, gönüllüğü zedelemektedir. Her ne kadar, günlük söyleşilerimizde "ödenti verilmez, alınır" desek de, iş yine gönüllülüğe kalmaktadır.


Derneğin çalışmaları, etkinlikleri hakkında doğrudan bilgi edinebilmek; dahası bu etkinliklerde görev alabilmek, katılabilmek için Dernekle ilişkilerin birebir kurulması ve işletilmesi zorunludur. Katkı - beklenti denklemi birbirini eşitler biçimde kurulmadan, Dernek yönetimini, temsilcilerimizi, çaba gösteren üyelerimizi eleştirmek pek de sağlıklı ve sonuç alıcı olmayacaktır.

DERNEĞİ, YASALARIN VE TÜZÜĞÜMÜZÜN HÜKÜMLERİNE GÖRE YÖNETMEK DURUMUNDAYIZ...
Buraya değin, aslında olması gerekeni, yani "gönüllüğü" ele aldık; ancak Dernekler yasalar uyarınca kurulan tüzel kişiliklerdir. O nedenle işin bir de hukuksal boyutu vardır.


Ülkemizde derneklerle ilgili alan, başta Anayasa olmak üzere Türk Medeni Kanunu, Dernekler Kanunu ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenmiştir. Dernek tüzüğü ise bunlara eklenen son halkadır.
Anayasamızın, derneklerle ilgili çerçeveyi cizen ve "Dernek kurma hürriyeti" başlıklı 33'üncü maddesinin ilk iki fıkrası şöyledir: "Herkes önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hakkına sahiptir.
Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz."


Türk Medenî Kanunu, "Ödenti verme borcu" başlıklı 70'inci maddesinde,
"Üyelerin ödenti verme borcu tüzükle düzenlenir. Tüzükte düzenleme yoksa üyeler, dernek amacının gerçekleşmesi ve borçlarının karşılanması için zorunlu ödentilere eşit olarak katılırlar. Dernekten çıkan veya çıkarılan üye, üyelikte bulunduğu sürenin ödentisini vermek zorundadır." hükümlerini getirmektedir.


Dernek Tüzüğümüzün "Üyeliğin Sona Ermesi" başlıklı 7'nci maddesinde ise, "Üç ay süre ile aidat ödemeyen ve Genel Yönetim Kurulu'nun yazılı ikazına rağmen bunda ısrar edenlerle, birliğin aleyhinde çalışanlar Genel Yönetim Kurulu'nca üyelikten çıkartılırlar." hükmü yer almaktadır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.4.2003 günlü kararında da "... davalı (borçlu) derneğe üye olarak girerken aidat borcu ile yükümlü olduğunu ve ifa zamanının da ait olduğu yılın sonuna kadar olduğunu bilebilecek durumdadır. ..." denilmektedir.

Bunlar hukuksal deyimiyle "amir/buyurgan" hükümlerdir. Üyeler bu hükümlere uymakla; Yönetim Kurulu da, "basiretli" bir biçimde görevini her anlamda yürütmekle yükümlüdür. Nitekim Medenî Kanunumuzun 85'inci maddesi, "Yönetim kurulu, derneğin yürütme ve temsil organıdır; bu görevini kanuna ve dernek tüzüğüne uygun olarak yerine getirir." biçiminde yine "amir/buyurgan" bir hüküm içermektedir.

Görüldüğü üzere, Yürütme Kurulu olarak bizler de tıpkı siz üyelerimiz gibi bu düzenlemelere uymak, gereklerini yapmak zorundayız. Şunu da söyleyelim ki bizim sorumluluğumuz daha ağırdır; daha zordur. Teşbihte hata olmaz derler: "Aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık" sözü, dernek yöneticileri için söylenmiş gibidir.

Biz görevimizi iyi yapmak zorundayız; çünkü Genel Kurulumuza, yani siz üyelerimize karşı sorumluyuz.


Siz üyelerimizin de, daha fazla etkinlik beklemesi, bu etkinliklere katılımcı olmayı istemesi ve en önemlisi Genel Kurulda bizden hesap sorabilmesi için ödenti borcu başta olmak üzere üstüne düşen yükümlülükleri fazlasıyla yapması en doğru olanıdır.

Sonuç olarak;
1- Herkes bir derneğe kendi isteğiyle ve özgürce üye olur; yine kendi isteğiyle ve özgürce ayrılır. Ancak yukarıdaki Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, kişi üye olurken diğer yükümlülüklerinin yanısıra bir borç ilişkisi (ödenti borcu) altına girdiğini de bilmektedir. Bu borcunu üyelikten ayrıldığı ya da çıkarıldığı güne değin yerine getirmek zorundadır.


2- Dernek giderlerinin karşılanması başka türlü olası değildir. Şu an için, Dernek Genel Merkezinin giderlerinin en alt düzeyde karşılanarak açık tutulabilmesi için aylık 1.000 YTL'ye gereksinim duyulmaktadır. En başta “Haberler” adlı bültenimizin düzenli biçimde bastırılarak sizlere gönderilmesi olmak üzere diğer yayın ve iletişim projelerimizin yaşama geçirilebilmesi bu rakamın çok üzerinde bir miktarı gerekli kılmaktadır. Her dernek üyesi bunu doğru algılamak durumundadır.

3- Nitekim 14. Olağan Genel Kurula sunulan Denetleme Kurulu Raporunda şu görüşlere yer verilmektedir: "Dernek gelirlerinin son derece sınırlı olduğu görülmüştür. Üyelerimizin ödentilerinin düşük bir oranda kalması bu durumun başat nedenidir. Yeni Dernekler Yasası’nda ödenti yükümlülüklerini yerine getirmeyen üyelerin üyelikten çıkarılmaları ve borçlarını tahsil etme yönünde dernek yönetimleri yetkili kılınmıştır. Çünkü, ödenti borcuna, artık, kira, apartman ödentisi gibi konulardakine benzer biçimde, senetsiz takip denilen işlem uygulanabilecektir. Yönetimin ödenti borcunu icra yoluyla tahsil etme yetkisi vardır.

Bu nedenle, üyelerimiz, daha duyarlı davranmalı, ödentilerini herhangi bir yasal sürece gerek kalmadan düzenli biçimde gerçekleştirmelidirler."
Raporda da belirtildiği gibi yürütme kurulumuz yetkilerini kullanmak zorundadır.


Tüm bunların sonucunda, üyeliği süren, üyelikten ayrılan ya da üyelikten çıkarılan üyelerimizin süresinde ödenmeyen ödenti borçları dolayısıyla temerrüde düştükleri açıktır ve yasal faiziyle birlikte istenmesi gerekmektedir. İcra takibine başvurma ve yasal faiziyle birlikte ödentileri tahsil etme hakkımızı saklı tutarak bu tür uyarıları yapmak zorundayız.

Üyelerimizin bizi anlaması, anlayışla karşılaması ve bir an önce ödenti borcu olup olmadığı konusunda Dernek Genel Merkeziyle iletişime geçmeleri ve daha önce kendilerine borç bildirimi yapılanların, belirtilen miktarı ödeme konusunda duyarlı olması dileğiyle...

Bu arada, hiçbir uyarıya gerek kalmaksızın düzenli olarak ödentilerini ödeyen ve bildirim yapılarak borçlarının anımsatılması üzerine bu borçlarını derhal ödeyen üyelerimize teşekkür ediyoruz.

Remzi Özmen
Genel Sekreter

Hiç yorum yok: